Seyahat Rehberim -1
Merhaba, ben Eslem Güler. Kendini gezgin olarak tanımlamayı çok isteyen, fakat daha o kadar tecrübesi olmayan, 22 yaşında bir matematik mühendisliği öğrencisiyim. Bu satırları 5 Euroya aldığım Bratislava-Milan uçuşunda Parco Naturale Adamello Brenta’nın mükemmel ve biraz da korkunç manzarası eşliğinde yazıyorum.
Seyahat konusunda ilk yazım olması sebebiyle tam olarak ne diyeceğimi bilmesem de, burayı yaşadıklarımı anlatmak için kullanmak istiyorum. En önemlisi ise, benim yapabildiğimi görüp sizin de yapabileceğinizi, yapamadıklarımı görüp hazırlıklı olabileceğinizi, her şeye rağmen bir yolun olduğunu göstermek istiyorum.
İlk yazıma seyahat etmeye nasıl başladığımı anlatarak başlamak istiyorum. Üniversite 2. sınıfa kadar Erasmus dışında yurt dışı hayali olmayan biriyken, bir anda nereden çıktığını bilmediğim bir şekilde work and travel programını araştırmaya başladım. Her şey çok güzel gözüküyordu fakat en büyük sorun her zaman olduğu gibi karar vermek değil, ücreti karşılayabilmekti. İlk başta bu fikir çok saçma gelmişti, “Ben neden çalışmaya gitmek için para veriyorum ki?” Diye uzun uzun düşündüğümü hatırlıyorum. Ne kadar saçma gelse de Amerika’ya gidebilme fikri beni cezbetmeye yetti. Sonrasında nasıl para biriktirebilirim diye düşünürken UpWork’ü keşfedip, oradan işlere başvurmaya başladım. İlk işimi aldığımda nasıl heyecanlandığımı hala hatırlıyorum. Annem ve babamın yanına gidip onlara dolar kazanacağımı ve bunu online olarak yapacağımı anlatmıştım. Yıl 2018 olunca, daha pandemi ile birlikte hayatımızın bir parçası olan online çalışma o kadar popüler değilken benim için çok önemli bir adımdı. Onların şaşkınlığı da benimkinden az olmadı. Uzun uğraşlar sonucu birkaç ay içerisinde bin dolardan fazla para biriktirmiştim UpWork’ten ve geri kalanı da ailem karşılayacaktı. (Toplam ücret her şey dahil 3000 dolardı.) Bu katalizör paranın hayatımı değiştireceğinden habersiz olarak, iş mülakatlarına girip, uçak biletimi alıp, ilk defa yurtdışına Buena Vista, Colorado’ya çalışmaya ve gezmeye gitmiştim. Benim için ilklerle dolu olan bu yolculuğun ilk zamanları, yorgun iş günleriyle ve bizimkinden tamamen farklı olan bu kültürü incelemekle geçti. İnsanların Türk kültürüne olan ilgisi, yardımseverlikleri, bana etrafı gösterme çabaları beni çok mutlu etti.
Çalışmak çok şey öğretse de, en büyük eğlencelerim iş dışında oldu. Arkansas nehrinde yaptığımız rafting, 3687 metrelik independence pass tırmanışımız (Bizden sonra red bull F1 takımının orada reklam çekimi yapması da beni heyecanlandırmadı değil :), minik sincapları beslemek için dağların arasında kalan hayalet bir şehre gitmemiz, bisikletle dağa çıkmamız ve diğer tüm maceralarımın beni fazlasıyla özgür hissettirdiğini hatırlıyorum.
Bunların dışında insanların yardımseverliğine birkaç örnek vermek istiyorum. İş yerinde tanıştığım Tracey, gölde kano yapmadan gitmememizi söylemişti ve orada yaşayan herkesin kendi kanosu vardı, tahmin edeceginiz gibi bizim yoktu. Siz yeter ki gelin ben hallederim dedi ve evinin garajındaki kanoları arabaya yükleyip minik Buena Vista gölünde kano da yapmadan dönmemiş olduk. O gün işten izin alıp bütün gününü bize etrafı göstermekle geçirdi.
Çalışma kısmında azar azar gezsek de, en önemli anılarımı bu programın Travel kısmında yani gezerken elde ettim. Çünkü ilk defa hiç bilmediğim bir ülkede araba kiraladım, uçak bileti aldım, çok kapsamlı 14 günlük bir plan yaptım. Bu planı da kapsamlı bir şekilde bir sonraki yazımda anlatacağım. Kendinize iyi bakın.
Ayrıca work and travel ve seyahatle ilgili merak edilenleri paylaştığım youtube kanalıma buradan ulaşabilirsiniz.
Sevgiler✌🏻